26 Kasım 2007 Pazartesi

Obez Obeze Baka Baka

Araştırmacılar, obez akrabaları ve arkadaşları olan insanların, "kabul edilebilir kilo" konusundaki fikirlerinin değişmesinin önemli bir unsuru olduğunu söylüyorlar.

ABD'de yapılan kapsamlı araştırmada, toplumsal ilişkilerin obezlikte şaşırtıcı biçimde güçlü rol oynadığı belirtilerek, ailesi ya da yakın arkadaşları şişman olanlarda obezlik olasılığının daha fazla olduğu kaydedildi. Araştırmayı kaleme alanlardan California Üniversitesi öğretim üyesi James Fowler, araştırmanın şaşırtıcı sonuçlarından birinin de yüzlerce kilometre uzakta olan arkadaşların bile bir kişinin kilo durumunu etkilemesi olduğunu söyledi. Araştırmaya göre, bir arkadaşı obez olanın aşırı şişman olma olasılığı yüzde 57, kardeşi obez olanın yüzde 40, eşi obez olanınsa yüzde 37 oranında artıyor. Çok yakın arkadaşlıklarda ise riskin üçe katlandığı belirtildi.


Cinsiyet önemli bir unsur
Bu konuda cinsiyetin de önemli bir unsur olduğu belirtilen araştırmada, aynı cinsiyetten arkadaşlıklarda bir kişinin obezlik riskinin, arkadaşlarından biri kilo alıyorsa yüzde 71 arttığı belirtildi. Erkek kardeşler arasında bu risk yüzde 44 olurken, kız kardeşler arasında yüzde 67'ye çıkıyor.

Neden bulaşıcı?
Obezliğin neden bulaşıcı olduğu sorusuna cevap arayan bilim insanları, birlikte vakit geçiren insanların yeme ve spor yapma alışkanlıklarının birbirine benzemesinin tek başına açıklayıcı olmadığını düşünüyorlar. Araştırmacılar, obez akrabaları ve arkadaşları olan insanların, "kabul edilebilir kilo" konusundaki fikirlerinin değişmesinin önemli bir unsur olduğunu belirttiler. Bununla birlikte bilim insanları, insanlardan araştırma sonuçlarına bakıp obez arkadaşlarıyla ilişkilerini kesmemelerini istediler.

"New England Journal of Medicine"da yayınlanan ve Milli Yaşlılık Enstitüsü tarafından desteklenen araştırma 12,067 kişi üzerinde yapıldı. Doğal kilo alma ve kilo almadaki diğer faktörlere bakılan araştırmada, bu konudaki en büyük etkinin aynı genleri paylaşmakta değil arkadaşlık ilişkisinde olduğu belirtildi.

Bir sağlık problemi
Obezlik başta ABD ve diğer Batı ülkelerinde son zamanlarda bir sağlık problemi haline geldi. Dünya çapında 400 bini obez olmak üzere 1,5 milyar şişman yetişkinin olduğu kaydediliyor. Amerikalıların da üçte ikisi obez veya şişman.

Devamını okuyun...>>

Bebeklere Bal Yedirmeyin

Sağlık Bakanlığı, annelere, bebek beslenmesiyle ilgili birkaç püf noktası verdi

Sağlık Bakanlığı, alerjin maddeleri içermesi nedeniyle bir yaşından küçük bebeklere bal yedirilmemesini önerdi. Sağlık Bakanlığı, annelere, bebek beslenmesiyle ilgili birkaç püf nokta verdi.


Bal yerine pekmez
"Alerjin maddeleri içermesi nedeniyle bir yaşından küçük bebeklere bal verilmemelidir. Bunun yerine besleyici değeri çok daha fazla ve demirden zengin olan pekmezin tüketilmesi daha sağlıklıdır" diyen Bakanlık, böbrekleri henüz gelişmediğinden ve böbrek solid yükünü artırdığı için bir yaşına gelene kadar bebeklere tuz ve tuzlu gıdaların da verilmemesi gerektiğini bildirdi.

Bakanlık, "Şeker de boş kalori kaynağı olup, gelişmeye katkısı bulunmadığı ve yeme isteğini azalttığı için bebekler için uygun besinlerden değildir" açıklaması yaptı.

Anne sütünden vazgeçmeyin!
Bebeklere ilk altı ayda sadece anne sütü verilmesini öneren Bakanlık, altı ayın sonunda uygun pişirme yöntemi kullanılarak hazırlanan balık ve yumurta verilebileceğini kaydetti.

Devamını okuyun...>>

Esmerleri Tercih Edin!

Tahılların rafine edilmesi, onları esmer renkten beyaza çeviriyor ancak besin değerlerini de azaltıyor...

Ondokuzuncu yüzyılın sonunda endüstrileşme dalgası yayılırken tahılları kabuklarından ayırmanın iyi bir fikir olduğu düşünülmüştü.

Kabuğundan ayrılmış tahıllar, silolarda bozulmadan daha uzun süre dayanıyordu. Ne var ki tahılların doğal formunun insan eliyle bozulmasının zararlarının anlaşılması pek uzun sürmedi. İnsanlık bu yanlışın bedelini ilk olarak, pirincin kabuğundan ayrılmasının neden olduğu dünya çapındaki B vitaminleri noksanlığı epidemisi (pellagra ve beriberi) ile ödedi.


Beyaza döndürmek fena
Bugün, aradan 100 yıl geçtikten sonra tahılların rafine edilmesinin, "esmer" olanı "beyaz"a döndürmenin, aslında beslenmemiz açısından ne denli kötü sonuçlar doğurduğunun daha iyi farkına varıyoruz. Şimdi tekrar "esmer"e dönmenin sağlıklı bir beslenmedeki önemi üzerinde duruluyor. Ama, yine de rafine olmayan yani tabii haldeki tahıl tüketiminin istenen düzeye ulaşmadığı görülüyor.

Ölüm riskini yüzde 15 azaltıyor
Rafine olmayan tahıllarla beslenmeye geçiş, sağlığımız için yapmamız gerekenlerin başında geliyor. Bu basit değişikliği yapmakla, bütün nedenlere bağlı ölüm riskinizi yüzde 15 oranında azaltacağınızı biliyor musunuz?

Daha uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorsak lif, fitokimyasallar, vitaminler ve mineraller için zengin bir kaynak olan tam tahılları hayatımıza daha fazla almalıyız.
İşte size tam tahılların vücudumuza yararlarının kısa bir listesi:

1. Daha yavaş sindirilir
Tam tahıllar, rafine tahıllara göre daha yavaş sindirilir. Yavaş sindirilmelerinin kan şekeri ve insülin üzerinde yararlı etkileri vardır (ikisinin de düzeylerini düşük tutarlar). Son çalışmalarda daha fazla tam tahılla beslenenlerde açlık insülin düzeylerinin daha düşük olduğu bulundu. Bu da çok iyi bir şey.

2. Ölüm riskini düşürür
Tam tahıl alımının artmasıyla ölüm riski düşüyor. Yaşları 45 - 65 arasında olan 15 bini aşkın kişinin verilerini analiz eden araştırmacılar herhangi bir nedene bağlı ölüm riskinin (toplam mortalite) azaldığını buldular.

3. Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) riskini azaltır
Tam tahıl gevrekleri yiyerek günde 5 gramdan fazla lif alan kadınlarda tip 2 diyabet gelişme riski, günde 2.5 gramdan az lif alanlara göre yüzde 30 daha düşüktür. Başka bir çalışmada az lifli ve bol şekerli beslenme alışkanlığı olanlarda tip 2 diyabet riskinin iki katına çıktığı gösterilmiş.

Devamını okuyun...>>

Ayva Bol, Kış Sert mi Geçecek?

Demirci ve Sarıgöl'de ayva ağaçlarının bol meyve verdiğine dikkat çeken yaşlı çiftçiler bunun kışın sert geçeceğinin işareti olduğunu söylüyor.

Susuzluk ve kuraklık sorunu Türkiye gündeminde önemini korurken, Manisa'nın Demirci ve Sarıgöl ilçelerinde, ayva ağaçlarının bol meyve verdiğine dikkat çeken yaşlı çiftçiler, bunun, kışın sert geçeceğinin işareti olduğunu belirtiyor.

Uzun ömürlü ve susuz ziraate uygun
Manisa'nın Demirci ilçesi, bağlarında ve arazilerinde incir ve ayva ağaçlarının bol olmasıyla tanınıyor. Uzun ömürlü ve susuz ziraata uygun olması sebebiyle tercih edilen bu meyvelerin ağaçlarının kuruyan dallarının da kışlık yakacak olarak değerlendirildiğini söyleyen 90 yaşındaki çiftçi Osman Argun, deneyimlerini şu şekilde aktardı:

"Gençliğimizde yokluk yıllarında arazilerimize mutlaka incir ve ayva ağacı dikerdik. İncirin meyvesini kurutup, ayvayı da uzun kış gecelerinde tüketirdik. Büyüklerimiz 'Eğer incir ve ayva ikisi birden çok olursa kış sert ve uzun olur. İncir olmaz ayva olursa bu, kurak ama
sert kışın habercisidir' derdi. Bu yıl fazla olması nedeniyle inciri kurutmaya yetişemedik. Ayva ağaçlarındaki ürünler de bolluktan dalları kırıyor. Bu da kışın sert geçeceğinin işaretidir. Eğer ayvayı pazarlama şansımız olmazsa mahsul bağlarda kalacak."

Serçelerin toplu uçması da bir işaret
Demirci Ziraat Odası Mühendisi Ali Kaynak da ayva ve incirde rekoltenin geçen yıla göre daha fazla olduğunu belirtti. Sarıgöl ilçesine bağlı Emcelli köyünden çiftçi Mehmet Aydınalp (78) ise "Bu yıl ayvalar bol ve kış sert geçecek. Ayvaların bol olduğu ve serçelerin toplu olarak uçtukları yıllarda kış sert olur. Bunu tecrübelerime dayanarak söylüyorum" dedi.

Sarıgöl İlçe Tarım Müdürü Mehmet Toy da, bölgede 610 dekarlık alan üzerinde meyvecilik yapıldığını ancak ayva üretiminin ne kadar olduğunu söyleyemediklerini belirtti.

Denizli'de durum
Denizli Ziraat Odası (DZO) Başkanı Hamdi Gemici ise Denizli'de toplam bin 335 dekar alanda ayva üretimi yapıldığını belirtirken, genel söylemin aksine ayvada bu yıl yüzde 20 rekolte kaybı beklediklerini söyledi. Gemici, şöyle konuştu:

"Kent genelinde ayva üretimi en fazla Çivril ve Sarayköy ilçeleri, merkeze bağlı Korucuk, Irlıganlı beldeleri ile Kocadere köyünde yapılıyor. Bu alanda 2006 yılında elde edilen rekolte bin 724 tona ulaşmıştı. Ancak bu sene yaz boyunca etkili olan sıcak hava ve kuraklık nedeniyle birçok üründe olduğu gibi ayvada da rekolte kaybı yaşanması öngörülüyor."

Devamını okuyun...>>